İçinden elektrik akımı geçebilen yalıtılmış tel ile bu telin sarılı bulunduğu silindirden oluşan aygıta Bobin (Makara) denir.

Elektromanyetik bobinler
         Tipik trafo sarımları
Bir elektromanyetik bobin (ya da kısaca "bobin") bir endüktans ya da elektromıknatıs oluşturacak şekilde bir nüve üzerine sarılmış bir iletkenden (genellikle yalıtılmış bakır tel) oluşur. Telin bir döngüsü genellikle sarım olarak adlandırılır ve bobin bir ya da daha fazla sarımdan meydana gelir. Elektronik devre lerde kullanılması için bobine elektriksel bağlantı terminalleri eklenebilmektedir. İlave elektriksel yalıtım sağlamak ve sarımları sabitlemek için bobinler vernikle kaplanır ya da yalıtkan bant ile sarılır. Elektriksel bağlantıları ile birlikte tamamlanmış bobin sıklıkla sargı olarak adlandırılır. Primer sargı ve sekonder sargı dan oluşan ve hareketli parça kullanılmadan bir elektriksel devreden diğerine elektromanyetik indüklenme yoluyla enerji transferi için kullanılan gerecetransformatör (ya da kısaca "trafo") denir. Bazı trafolarda primer ve sekonder sargılara ilave olarak konulan üçüncü sargıya reaksiyon bobini denir. Elektriksel bağlantı terminalleri yalıtılmış iletken soyularak açılmış iletken noktalardır ve dış dünyaya giden elektriksel bağlantılar bu noktalardan yapılır. Büyük bobin çapı için öz indüklenme daha fazla olduğundan kalın bir telde elektrik akımı iletkenin içinden akma eğilimindedir. Bakırın ideal kullanımı metal yapraklar ile sağlanır. Bu zaman zaman spiral yapıların daha iyi bir alternatif olduğu anlamına gelir. Çok katmanlı bobinlerde katmanlar arası kapasitans sorunu olduğundan birden fazla katman gerektiğinde bobin şekli radikal olarak değiştirilmelidir. Bu durumda birden çok katmanlı kısa bobin tipi kullanılarak ardışık katmanlar arasındaki gerilim daha düşürülmeye çalışılır (daha spiralsi bir yapı).

Analiz

Tek-katmanlı, nüvesi hava olan bir bobinin indüktansı aşağıdaki basitleştirilmiş formülle belli bir hassasiyete kadar hesaplanılabilir:
\mathrm{\mu H}= \frac{R^2 N^2}{9 R + 10 L}
Burada, Henri [µH] (mikrohenri) indüktans birimini, R bobin yarıçapını (iletkenin merkezinden inç olarak ölçülen ), N sarım sayısını, L ise inç olarak bobin uzunluğunu simgeler.
Coil Inductance Calculator bağlantısından bu formül kullanılarak herhangi bir bobinin indüktansı online olarak hesaplanabilir. Daha fazla hassasiyet gerektiren indüktansı hesapları için daha fazla kompleks hesaplama yöntemleri gereklidir.
Not: Bobin ferrit bir nüveye ya da başka bir metalik malzemeye sarılmış ise yukarıdaki formül kullanılamaz.

Bobin çeşitleri

Aşağıda çok kullanılan bazı bobin çeşitleri örnek olarak verilmiştir:
  • Çift Telli Bobin birbirine paralel iki adet sargıdan oluşur.
  • Barker Bobini düşük alan şiddetli Manyetik rezonans görüntüleme 'de kullanılır.
  • Balun bobinler iletim hatlarında kullanılan transformatör bobinleridir.
  • Braunbeck Bobini jeomanyetik araştırmalarda kullanılır.
  • Antimanyetizma Bobini bir cisim üzerindeki Mıknatıslanma etkisini sönümlendirmek için kullanılır.
  • Şok Bobini (ya da şoklama bobini) alternatif akımı bloke edip doğru akımı geçirmek için kullanılır.
  • Yassı Bobin ince elektrik motorlarında kullanılır.
  • Garrett Bobini metal dedektörlerinde kullanılır.
  • Helmholtz Bobini düzenli manyetik alan üreteci olarak kullanılır.
  • Hibrit Bobin üç sargıdan oluşan bir çeşit transformatördür.
  • İndüksiyon Bobini içten yanmalı motorlarda ateşleme sistemi olarak kullanılır.
  • Yükleme Bobini, elektronikte, indüktansını yükseltmek amacıyla bir devrenin içine yarleştirilen indüktördür. Eskiden Pupin bobini olarak adlandırılmaktaydı.
  • Çok bobinli mıknatıs birden fazla bobinin paralel olarak bağlanmasıyla yapılan bir çeşit elektromıknatıstır.
  • Maxwell Bobini sabit manyetik alan üreten bir cihazdır.
  • Mikro Bobin güvenlik cihazlarında kullanılır.
  • Oudin Bobini bir çeşit deşarj bobinidir.
  • Çokfazlı Bobinler jeneratör ya da motor gibi çok fazlı sistemlerde bir arada kullanılır.
  • Röle Bobini rölenin içinde mekanizmayı tetikleyen bakır sargılı bölümdür.
  • Tekrarlama Bobini bir çeşit ses-frekans çevirici trafosudur.
  • Rogowski Bobini alternatif akımı ölçmekte kullanılır.
  • Rook Bobini kristal setlerinde kullanılan yüksek Q dalga faktörlü silindirik bobinlerdir.
  • Tekli Bobin elektrikli gitarlarda kullanılan bir tip bobindir.
  • Solenoid genellikle enerjiyi doğrusal harekete çevirmekte kullanılan kablolu bobin tabanlı bir mekanik cihazdır. Ayrıca dairesel hareketli tipleri de bulunmaktadır.
  • Örümcek bobin kristal setlerinde kullanılan yüksek Q dalga faktörlü, görünüm olarak örümcek ağını andıran yassı bir bobindir.
  • Telefon kordonu kullanıldığında maximum uzunluğa izin veren, kullanılmadığında ise minimum uzunlukta olacak şekilde bobin benzeri tasarlanmıştır.
  • Tesla Bobini radyo frekanslarında çok yüksek gerilim üretebilen rezonant trafo yapısında deşarj bobinleridir.
  • Evrensel bobin ya da İkili Lateral bobin yüksek gerilim uygulamalarında kullanılan kendinden beslemeli bir tür bobindir.
  • Ses Bobini hoparlörün hareketli konisinin içinde kullanılır.
Elektromanyetik cihazlar dünyasında diğer pek çok bobin tipi de kullanılmaktadır. Bobin tabancası manyetik kabuğu çok yüksek hızlara çıkartmakta kullanılan bir seri elektromanyetik bobinden oluşan bir tür toptur. Elektrik ampulünün oldukça uzun olan filamanı küçük bir alana sığdırılabilmesi için sarmal bobin şeklinde tasarlanmıştır.
İlave kaynaklar
  • Querfurth, William, "Coil winding; a description of coil winding procedures, winding machines and associated equipment for the electronic industry" (2nci basım.). Chicago, G. Stevens Mfg. Co., 1958.
  • Weymouth, F. Marten, "Drum armatures and commutators (theory and practice) : a complete treatise on the theory and construction of drum winding, and of commutators for closed-coil armatures, together with a full résumé of some of the principal points involved in their design; and an exposition of armature reactions and sparking". London, "The Electrician" Printing and Publishing Co., 1893.
  • "Coil winding proceedings". Uluslararası Bobin Sarım Birliği.
  • Chandler, R. H., "Coil coating review, 1970-76". Braintree, R. H. Chandler Ltd, 1977.

Kimya, biyoloji ve tıp

Kimyada "bobin", damıtılan buharı sıvı halde yoğunlaştırmak için kullanılan sarmal formdaki tüplere denir. Moleküllerin birbiriyle olan etkileşimi konusunda organik bobinlere yer yer referans verilmektedir. Kendi kendine oluşum esnasında organik elemanlar bu yapısal paterni oluşturacak şekilde bir araya gelirler. Moleküler oluşum ile moleküller herhangi bir dış etken olmaksızın bu formda şekillenirler.
Bu yapısal paternlere örnek olarak:
  • Sarmal Bobin, pek çok proteinde bulunan yapısal bir motif,
  • Rasgele Bobinmonomerin rasgele şekillenmesiyle oluşan bir polimer yapı,
verilebilir.

Seramik (Güzel Sanatlar)

Helezonlaştırma yöntemi kilden kaplara şekil vermede binlerce yıldır kullanılmaktadır. Afrika'dan Yunanistana, Çinden Meksika'ya kadar dünyanın çeşitli yerlerinde kullanılagelmektedir. Bu metot çeşitli yöresel farklarla uygulanmıştır. Helezonlaştırma yöntemi ile eski yöntemlere oranla daha kalın çeperli ve daha uzun kaplar yapılması mümkün olmaktadır. Yöntem yapım sırasında dış çeperlerin daha sağlam ve büyük görünümlü olmasına olanak verir ve yıkılma tehlikesini ortadan kaldırır. Helezonlaştırma yöntemi ile seramik objeler yapmanın çok çeşitli yolları vardır. Bunun için kil gibi esnek bir malzeme alınır ve uzun bir rulo olana kadar yuvarlatılır. Sonra sarmallar birbiri üzerine eklenerek farklı şekiller oluşturulur.

Gemicilik

Denizcilikte halatlar bobin gibi sarmal hale getirilerek istiflenir,ve bu ipler gemiyi demirlemede kullanılır.

Köpeklere Fısıldayan Adam National Geographic Channel'da yayınlanan bir reality show serisidir. Programın sunucusu Cesar Millan programda sorunlu köpekleri rehabilitasyonu sağlamanın yollarını anlatır. İlk kez 13 Eylül 2004'te Amerika'da National Geographic Channel kanalında yayına başlamıştır. 6 sezon sonunda haftada 11 milyon izleyiciye ulaşmıştır.

 Tarihi 

2002 yılında, bir gazete makalesi sonrasında Millan bir dizi teklifi aldı ve Sheila Emery ve Kay Sumner ile çalışmaya başladı. İlk pilot çekim için Animal Planet kanalı ile görüştüler fakat bu görüşmeler olumlu sonuçlanmadı. Bu görüşmelerden haberdar olan National Geographic Channel, MPH Entertainment şirketinin reklam sunması şartıyla yarım saatlik 26 bölüm çekilmesi için teklifte bulundu. Show 2004 yılının Eylül ayında yayına girdi ve yavaş yavaş izleyicilerin ilgisini çekti. 2009 yılında NatGeoTV Fox kanalı ile anlaşarak 2010 baharından sonra yayınların senkronize olarak FOX kanalındada yayınlanması konusunda anlaştı. Böylece show Amerika'da 50 milyon seyirciden 120 milyonluk bir seyirci ağına ulaşmış olacaktı.


 Yayın formatı 

Programın başında ekrana gelen uyarında yapılan işlemlerin profesyonelce olduğu ve yine bir profesyonel gözetimi olmadan denenmemesi gerektiği uyarısı bulunmakta. Bu uyarıdan sonra önce rehabilite edilecek köpeğin rehabilite öncesi davranışlarının bir ev kamerasıyla çekilmiş görüntüleri gösteriliyor. Daha sonra Millan bu davranışlara göre köpeğe bazı rehabilite teknikleri uyguluyor ve köpeğin bu davranışlarının neden kaynaklandığını köpek sahiplerine anlatıyor ve ne yapmaları gerektiğine dair bilgiler veriyor. Yaptığı ilginç birkaç teknikten sonra şaşırtıcı bir şekilde köpeğin bir daha bu davranışları sergilemediği görülüyor. (Bu davranışlar genellikle birkaç "Şşş" uyarısı ve beraberinde gelen birkaç dürtme şeklinde olduğu için genellikle seyirciyi hayretler içerisinde bırakabiliyor) Tedavi tamamlandıktan sonra Cesar geri dönüyor ve program biterken rehabilite ettiği köpeğin 2 ay sonraki durumunu anlatan sahiplerinin kaydettiği bir video görüntüsü gösteriliyor ve Cesar'ın ne kadar yetenekli olduğu bir kez daha kanıtlanıyor.

 Övgüler 

Jada Pinkett Smith, Millan'ın özel yeteneklere sahip olduğunu ve bu üstün yetenekleri sayesinde sorunlu köpeklerin ne kadar uysal olabileceklerini göstermesi sebebiyle Köpeklere Fısıldayan Adam şovunun ne kadar ilgi çekici olduğundan bahsettiği bir yazısı vardır. 2008 yılında, Köpeklere Fısıldayan adam TV'nin en ilginç reality şovu ödülünü ve Halkın seçtiği en iyi Evcil Hayvan Şovu ödülünü kazandı. Şov 2006 ve 2007 yıllarında En seçkin reality şov ödüllerine aday gösterildi fakat her iki senede ödül alamadı. Şov 2011 şubatında 7.sezonun 15. bölümünüyle sezon finali yapmıştır.







Gönül yaprağından bir sayfa ezberlemeye çabala ki onun anlamı, sonsuza dek senin ruhunla bağdaşsın. Öldükten sonra elini tutan, ancak aşk bilimidir.
                                                       
                                                             Mevlana






 ''İmamlara medre,
           Şeyhlere hankah,
           Emirlere saray,
           Tüccarlara han,
           Başıboşlara zaviye,
           Gariplere Kervansaraylar uygundur.''
                                                                        Mevlana



               ''Güneş olmak ve altın ışıklar galinde
                 Okyanuslara ve çöllere saçılmak isterdim;
                 Gece esen ve suçsuzların ahına karışan
                   Yüz rüzgarı olmak isterdim...''
  
                                                                     Mevlana''

Engizisyonu, ilan edin. Düzeni sağlamaya geliyoruz!
Dragon Age: Inquisition, serinin üçüncü oyunu olarak bir önceki oyunlarda yaptıkları en iyi işleri
harmanlayarak çok daha dinamik bir oynanabilirlik, zengin bir open-world seçeneği, derin hikayesi ile
sunulan tercihler ve sonuçlarınız, muhteşem grafikler, muazzam karakterler ve görevleri, atmosfere
uygun müzikler ve ara sinematik sahneleri ile Bioware karşımıza tam bir başyapıt olarak çıkıyor.
Birinci ve ikinci oyunda seçmiş olduğumuz tercihlerimiz sonuçlarını her ne kadar belirgin olmasa da
yaşayabildiğimiz Dragon Age serisi Inquisition ile bizim bu oyun deneyimini yaşamamızı sağlayan
serinin en iyisi oluyor. Dragon Age Inquisition İncelemesini, oyunu toplam 26 saat “hard” zorluk
seviyesinde oynadıktan sonra yazmaya başladım ve ana hikaye olarak da, daha yolun yarısında
olduğumu bütün samimiyetim ile söyleyebilirim.

Dragon Age: Inquisition İnceleme
Dragon Age, beyaz perdeden alışkın olduğumuz “üçleme serileri” gibi, bir önceki bölümlerinde
havada kalan hikaye parçalarını bir araya getiriyor. Bioware bu başarısı ile Dragon Age serisinin çok
daha uzun yıllar devam edeceğinin sinyallerini veriyor. Dragon Age Inquisition’ı genel olarak
övdüğüme göre artık incelemeye geçebiliriz.
Dragon Age 2’de kaldığımız yerden Templar ve Büyücüler arasında kızışan savaş ve sonrasında, iki
tarafında birbirleri ile ateşkes imzalamaları için gerekli bütün şartların tam da sunulduğuna sevinecek
iken gök yüzünün bir anda delinmesi ve büyük bir gediğin ortaya çıkması ile bir anda kendimizi kaosa
dönmüş bir Thedas’da buluyoruz. Kimse gediğin yarattığı patlamadan sağ kurtulamış, ama biz neden
yaşıyoruz? Bize gücünü veren kadın kim? Bu, yaratıcının bize bahşettiği kader mi yoksa tesadüf mü?
Bioware yine, yaptı yapacağını…
Dragon Age: Inquisition İnceleme
Dragon-Age-inquisition İnceleme-1

Dragon Age Evrenini, istediğiniz gibi keşfedin.
Dragon Age: Inquisition ile open-world kavramını ayrı bir boyuta taşıyan Bioware, istediğiniz gibi
Dragon Age evrenini yaşamanıza imkan tanıyor. İstediğiniz parti elemanlarından oluşan sınıf ve
yetenek kombinasyonları ile dileğiniz görevlerin üzerinden devam edebilirsiniz. İster Hinterlands’de
Templar ve Büyücüler arasında devam eden savaşın kalıntılarından sıyrılarak görevlerinize
odaklanabilir, önünüze çıkanları kesebilirsiniz ya da Güney sahillerinde birbirine kafa tutan Ejderha ve
Ogre’nin arasına dalıp, akşam yemeği olabilirsiniz. (Eğer yeterli seviyeye ve hasara sahip değilseniz,
bu senaryo ile karşılaşma olasılığınız bayağı yüksek) Kapsam açısından haritalar daha büyük ve
keşfedilmeyi bekleyen sırlar, yağmalanmak için duran sandıklar ve içerisinde farklı tehlikelerin
barındığı mağaralar ile dolu.
Dragon Age: Inquisition’da diğer oyunlarda olan yoldaşlarınız yanısıra sizi yönlendiren
danışmanlarınız da bu savaşda yanınıza yer alıyor. Yeni eklenen “War Table” sistemi ile savaşları masa
başında kazanmak için farklı stratejiler uygulamanız gerekiyor. Bazı görevler için ön kapıdan direkt
girip güç kullanmanız, zekice diplomasiden yararlanıp durumu kendi lehinize çevirmeniz ya da
gölgelerin ardına sakladığınız bir kaç suikastçi gece yarısı hedefinizi etkisiz hale getirmeniz gerekebilir.
Toplam 9 adet yoldaş ve 3 adet danışmandan oluşan (bir önceki oyunlarda da size yardımcı olan
sürpriz isimleri saymadım.) dostlarınız ile beraber engizisyonu ilan edip, düzeni sağlamak sizin
elinizde.
Dragon-Age-inquisition İnceleme-2
Ana karakteriniz ve yoldaşlarınız seviye atladıkça karakter gelişimine harcayağınız puanlar ve yeni
ekipmanlar ile ufak bir ordu olmanız, düşmanlarınız için kaçınılmaz bir son olacak. (örn: Grubunuzda
bulunan büyücü Solas ile düşmanınızı dondurup, kaba kuvvet Iron Bull ile hepisini tuzla buz haline
çevirebilirsiniz.)
Kendimi, asıl hikaye devam ettiği sürece asıl tehlikenin ne olduğundan çok, hangi karakterlerin
benimle beraber bu serüvene dahil olduğuna, kimlerin hayatta kaldığına, vermiş olduğum kararların
sonucunda nelerin beni beklediğine odaklanmış olarak buldum.
Dragon Age: Inquisition İnceleme
80 Saat Üzeri Hikaye Neyinize Yetmiyor?
Tamam, tamam multiplayer da mevcut. Dragon Age: Inquisition, hikayesi dışında size co-op
oynayabileceğiniz multiplayer oyun modunu da sunuyor. 12 farklı sınıftan birini seçebileceğiniz,
sizinle beraber toplam dört kişi farklı görevlere gidip, eşya yaratabileceğiniz, yeni silahler
bulabileceğiniz hikayeden bağımsız bir oyun deneyimi. Multiplayer’da herhangi bir diyalog seçeneği
ya da hikaye olmadığı için Dragon Age: Inquisition’ı oynama amacınız asıl hikaye ve karakterler
arasındaki bağ ise çabuk sıkılabileceğinizi düşünüyorum. Eğer siz de benim gibi Dragon Age aşığı
iseniz, yine de oynamadan geçmeyeceğinizi düşünüyorum.
Dragon Age: Inquisition’ı oynadıkça, oynayasım geliyor. Şu ana kadar oynadığım en geniş ve doyurucu
RPG oyunlarından birinin eklenti paketi gelsin, yeni görevleri gelsin serinin dördüncü oyununu
Bioware duyurana kadar her gün Dragon Age oynayalım. :)

Dragon Age: Inquisition’ın incelemesinde Playstore’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Dragon Age: Inquisition Playstore üzerinden 144TL karşılığında satın alabilirsiniz.
Kesinlikle bu sene “Game of the Year” oyunu olmanın en büyük adaylarından olan bu başyapıtı kaçırmamanızı öneririm.

İlk duyurulduğundan beri ilgi odağı olan ve gerek asıl oyunuyla gerek DLC’si Whistleblower ile hakkında konuşturmayı başaran Outlast son birkaç yılda çıkan en iyi korku ve gerilim oyunlarından biri olarak görülüyor. Amnesia: The Dark Descent’ten sonra çıkan Amnesia: A Machine for Pigs birçok kişiyi hayal kırıklığına uğratmış olacak ki oyuncular kaliteli bir korku oyununun gelmesini bekliyordu ve işte bu sebeple Red Barrels’ın en büyük başarılarından biri olan Outlast değişik yapısıyla gözleri üstünde toplamakta da klavye ve konsol başında oyuncuları yerlerinden zıplatmakta da pek zorluk çekmedi.
Outlast_inceleme_baslattusu_4
Hepimiz oynadığımız çoğu oyundan –Dead Space, Doom, Fear vs- silah kullanmaya alıştık, öyle ki karşımıza çıkan herhangi bir yaratığı gözümüz kapalı bile haklayabiliriz. Peki elimizde hiç silah yoksa ve tek hedef biz isek? Outlast bu çaresizliği hissettirmeyi başaran nadir yapımlardan biri. Kendinizi savunamıyorsunuz, elinize bir sopa alıp akıl hastalarının ataklarına karşılık veremiyorsunuz, tek yapabileceğiniz şey onların size ulaşamayacağı bir noktaya kaçmak ya da saklanmak. Ya da gideceğiniz yolu biliyorsanız oraya koşturmak. Çünkü başka hiçbir çareniz yok, tabii ölüm dışında.
Outlast_inceleme_baslattusu_2

Outlast İnceleme
Oyun hikayeye başlamakta gecikmiyor, en başında kendimizi bir araba içerisinde akıl hastanesine doğru giderken buluyoruz. Adımız Miles Upshur, akıl hastanesinde yasal olmayan deneylerin yapıldığına dair gelen bir mail sonucunda araştırmak üzere kendimizi burada buluyoruz. Yanımızda bir dosya, kamera ve birkaç pilden başka hiçbir şey yok. Outlast oyuncuyu germeye işte bu noktada başlıyor, ön kapının kilitli olduğunu fark edip alternatif bir yoldan içeriye girmeniz ile oyunun nasıl bir ortam içerisinde geçeceğini anlıyorsunuz; karanlık. Kameranızın gece görüşü en büyük kurtarıcınız, tabii işin içine pil süresi girdiğinde olabildiğince kapalı gezmeye çalışıyorsunuz, yine de akıl hastanesinin koridorlarında ilerleyip, odalarında dolaştıkça gece görüşünü açmaktan başka bir çareniz kalmıyor.
Outlast_inceleme_baslattusu_1

Outlast İnceleme

Outlast: Saklan, Kaç ya da Öl

Karakterin kontrolü fazlasıyla kolay, zaten koşması ve kamerayı açıp kapaması dışında pek fazla hareketi yok. Yatak altına ya da bir dolap önüne saklanmak istediğinizde önüne gelmeniz yeterli oluyor. Oyuna çok kolay alışabiliyorsunuz böylece, neyi yapmanız ve neyi yapmamanız gerektiği de size ipuçları olarak veriliyor. Koşmak fazla ses çıkarıyor mesela, düşmanlar sizi karanlıkta da takip edebiliyorlar, ardınızdan kapattığınız kapı size fazlasıyla zaman kazandırıyor, ayrıca çoğu düşman takır tukur yürüyor yani korkup kulaklığın sesini kısmak yerine artırmak çok daha işinize yarıyor. Outlast’in tek büyük sorunu da bu noktada oluşuyor, birkaç püf noktayı çözdükten sonra oyun basitleşiyor ve kendini tekrar etmeye başlıyor. Hikaye boyunca yapacağınız görevler vana kapayıp açmak, kol çekmek, kart bulmak ve bu sırada düşmanlara yakalanmamak. Bu kadar, hikaye olarak çok az cinematic olduğu için orada burada bulduğunuz notları okumanız gerekiyor yoksa neden akıl hastanesi bu halde, Walrider kimdir, little pig diye niye kovalanıyoruz tarzı sorularınıza cevap bulamıyorsunuz. Eh, oynayan kaç kişiden kaçı notları okuyordur kim bilir. İçine daha fazla cinematic konulabilirmiş diye düşünüyorum ben açıkçası.
Outlast_inceleme_baslattusu_3
Outlast İnceleme
Oyunda çok kaliteli jumpscare kısımları var, yani oynarken sizi oturduğunuz yerde sıçratacak noktalar. Birkaçını es geçebiliyorsunuz ama diğerleri elbette ki oyunda devam etmeniz gereken bölümlerde. Eğer buralardan etkilenmeyen biriyseniz bile yağmur altında hastanenin bahçesinde gezindiğiniz yer sizi kesin gerecektir. Elbette bu noktaların dışında kanla kaplanmış koridorlardan, sizi kovalayan –çoğu tamamen çıplak- akıl hastalarından ve piliniz bittiğinde sürünerek geçtiğiniz odalar da yeterli olacaktır diye düşünüyorum.

Dead ” Dying Light ” Island


Dying_Light_inceleme_zombies_4

Son dönemlerin moda teması zombileri artık filmler olsun, oyunlar olsun tüm eğlence sektöründe sıkça görüyoruz ve büyük çoğunluğu orjinallik sunamıyor. Peki Dying Light bu zombi hayranlığının zirva yaptığı dönemde, farklılık yaratabiliyor mu, yoksa o da diğer zombi temalı oyunlar gibi sıradan bir aksiyon oyunu olarak mı kalıyor, işte Dying Light incelememiz.
Dying Light İnceleme
Önceki oyunları Dead Island’dan tanıdığımız Techland, Dead Island 2’nin yapımına katılmama kararı alıp, bağımsız bir yapım sunmak için Warner bros. ile anlaşma yapmıştı ve bu anlaşmanın ilk meyvesi Dying Light oldu. Bu değişikliğin en temel sebebinin ise oyunlarında kısıtlama olmamasını ve oyuncuyu özgür bırakmak istemeleri olduğuna dair açıklama gelmişti. Peki Techland tüm bu çabalarına rağmen Dead Island yapısından uzaklaşabilmiş mi? Oyunun ilk 4 saatinde oyun oldukça orjinal.
Oyunun en eğlenceli kısımlarından biriyle başlamak gerekirse bu elbette Easter Eggler olurdu, oyun tam bir easter egg cenneti diyebiliriz. Plants vs. Zombies’den, Mario’ya kadar, bir çok oyundan referanslar mevcut.


dying_light_inceleme_super_mario_easter_egg_6

Oyunun belki de en büyük sorunu, oyunun başında kazandığı ivmeyi bir anda kaybetmesi. Oyundaki gece/gündüz döngüsü oyunu çok iyi şekillendirse de, 7-8 saatlik oynanıştan sonra gecenin getirdiği değişiklikler tamamen etkisiz oluyor. Oyunun tasarımına bakacak olursak gündüzleri sakin, daha basit düzeyde mutasyona uğramış insanlarla baş etmemiz istenirken, gece döngüsünün tam bir kabus olması gerekiyor, fakat öyle değil.

Dying_Light_inceleme_skill_baslattusu_3

Bunun en büyük sorumlusu ise oyundaki yetenek sistemi. Oyunun ilk 5 saati aşırı güçsüz iken, bir anda her türlü zorluğu saniyesinde alt edecek düzeye geliyorsunuz ve bu oyunun gece etkisi yok ediyor, kısacası 20 saatlik oyunun 16 saatinde büyük olasılıkla sıkılıyor oyuncu. Oyundaki hikayenin de yetersizliği buna yardımcı olmuyor ne yazık ki. Oyunda etkileşime geçtiğimiz karakterler ise soluk, ruhsuz ve kötü animasyonalara sahip, 1-2 karakter tabii ki istisna olarak oyunda yerini almış ama hikayede etkileri yok denecek kadar az. Oyundaki silahlar ise yapımcıdan beklediğimiz gibi çeşitlilik gösterse de, belli bir seviyenin üstüne çıktığınızda bazı silahlar (baseball sopası gibi, o kadar da aradık haritada) oyundan kalıcı olarak kaldırılıyor ve belli başlı 5-6 silahla oynamaya zorlanıyorsunuz, fakat crafting sistemi oldukça yaratıcı silahlara fırsat sağlıyor.
Dying Light İnceleme 
Dying_Light_inceleme_parkour_2

Dying Light İnceleme

Oyunun grafiklerine bakarsak, eski nesil konsolları son ertelenmesiyle birlikte terk eden oyun, tamamen yeni nesil durmuyor ve grafik hataları ve harita hataları bolca mevcut. Zaten Techland, Dead Island serisinde de aynı hataya kurban gitmişti, ama bu hatalar oyunu eğelenceli hale getirebiliyor, bunun iyi olup olmadığı ise tartışılır çünkü oyun aksiyon-hayatta kalma  türünü hedeflemiş, her ne kadar başaramamış olsa  da.

Dying_Light_inceleme_coop_1

Dying Light Be the Zombie – İyi Geceler, İyi Şanslar

Gelelim oyunun en iyi özelliklerine, oynanış mekanikleri oldukça akıcı ve tuş diziliminin konsollarda oldukça sıradışı olmasına rağmen oldukça hızlı alışılıyor. Ve tabii ki co-op, oyunun belki de en sağlam unsuru olan 4 kişilik co-op modu, 20 saatlik oyunda 50+ saat vakit geçirmenize neden olabilir. Tabii yapımcı Dark Souls’dan da nasibini almış ve bir işgal modu eklemişler, gece veya her zaman, lobinizi açtığınızda, güçlü bir zombi olarak başka bir oyuncu oyununuza girip sizi öldürmeye çalışıyor ve sizin amacınız ise onun yuvalarını yok etmek, elbette sınırlı sayıda canınınız var, bu modu co-op oynamanızı tavsiye ederiz çünkü aşırı kolaylaştırıyor. İşgal eden taraf siz olduğunuzda ve karşınıza acemi bir oyuncu denk geldiğinde ise kendi korku modunuzu yaratabiliyorsunuz, oyun her ne kadar zombinin nereden geldiğini nasıl öğreneceğinizi öğretse de, bazı oyuncular bunu görmezden gelip işinizi kolaylaştırıyor.

Dying_Light_inceleme_be_the_zombie_isgal_5

 Perperikon,(Bulgarca : Перперикон , Yunanca : Περπερικον) Doğu Rodoplarda, Kırcaali şehrinin 15 km kuzeydoğusunda 470 m yükseklikte kayalık tepelerin üzerinde kurulu antik Trakya kenti. Arkeolojik araştırmalara göre, Perperikon’daki ilk yaşam izleri 6 000 yıl önceden, Bakır Taş Çağındandır. Daha sonra Geç Tunç Çağında ve Erken Demir Çağında şehir görkemli ibadet merkezine dönüşmüştür. 2000 yılının Ağustos ayında Perperikon etrafında arkeologlar Nikolay Ovçarov'un yönetmenliğinde eski kalenin altında bulunan tapınaklarla dolu bir Trakya kral sarayı bulunmuştur. Bu güne kadar o döneme ait bulunan tek Trakya kral sarayıdır.








Nesrin Kazankaya
Sanat Yönetmeni, Oyuncu, Rejisör, Yazar, Çevirmen ve Tiyatro Eğitmeni 
Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Yüksek Devre mezunu. Almanya’da Folkwanghochschule’de üç yıl reji eğitimi aldı. Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve yönetmen olarak çalıştı. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda “Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu”nu kurdu. 1998-99 sezonunda İstanbul Devlet Tiyatrosu müdürlüğü yaptı. Devlet Tiyatroları dışında da oyunlar yönetti ve oynadı.

Sahnelediği bazı oyunlar: Leonie Ossowski- “Tam Rolünde” (Ankara Devlet Tiyatrosu), Herbert Meier- “Manesssalar’da” (İsviçre Pro Helvetia Vakfı-Türkiye ortak yapımı-İnisiyatif çalışma), Athol Fugard-“Ada” (Yeni Tiyatro), Nesrin Kazankaya- “Kaybolma Üzerine Bir Piyano ve Dört Oyuncu ile Fantezi” (İnisiyatif çalışma), Maksim Gorki-“Küçük Burjuvalar” (İstanbul Devlet Tiyatrosu), Molière-“Tartuffe” (Diyarbakır Devlet Tiyatrosu), William Shakespeare- “Kısasa Kısas” (İstanbul Devlet Tiyatrosu), George Tabori- “Annemin Cesareti” (İstanbul Devlet Tiyatrosu)
Oynadığı bazı oyunlar: Oktay Rıfat- “Çil Horoz” (Ankara Devlet Tiyatrosu), Nezihe Araz- “Afife Jale” (Ankara Devlet Tiyatrosu), Luigi Pirandello- “Dağın Devleri” (Ankara Devlet Tiyatrosu), Memet Baydur- “Cumhuriyet Kızı” (Ankara Devlet Tiyatrosu), Nesrin Kazankaya- “Kaybolma Üzerine Bir Piyano ve Dört Oyuncu ile Fantezi” (İnisiyatif çalışma), Marguerite Duras-“Ayrılık Müziği” (İstanbul Devlet Tiyatrosu).
Almanca ve İngilizceden oyunlar çevirdi. Çevirdiği bazı oyunlar: Jürgen Gross- “Sevgili Yalan”, Eduardo de Filippo- “Komedi Sanatı”, Botto Strauss- “Yeniden Hoşçakal”, Frank Wedekind- “İlkbahar Uyanışı”, William Shakespeare- “Kısasa Kısas”, William Shakespeare- “Yanlışlıklar Komedisi.
2001 yılında “Tiyatro Pera”yı kurdu ve sanat yönetmenliğini üstlendi. Açılış oyunu olarak, Ariel Dorfman’ın yazdığı “Ölüm ve Kız” oyununu sahneledi. Pera Tiyatro Okulu’ndan mezun oyuncular ile Volker Ludwig’in yazdığı “Aman Aman” adlı çocuk oyununu uyarlayarak sahneledi. 2002 yılında Coline Serreau’nun “Bir Çöküşün Güldürüsü (Tavşan Tavşan)” adlı oyununu sahneledi. 2003 yılında ise kendi yazdığı “Seyir Defteri (Julia)” adlı oyunu sahneledi ve bu oyunda oynadı. 2004 yılında kendi yazdığı “Dobrinja’da Düğün (Bir Günün Trilogyası)” adlı oyunu sahneledi ve oynadı. Aynı yıl “Sihirli Kitap” adlı çocuk oyununu yazdı ve yönetti. 2005 yılında yazdığı "Şerefe Hatıralar (İstanbul 1955)” adlı oyunu sahneledi ve oyunda rol aldı. 2007-2008 tiyatro sezonunda kendi yazıp yönettiği “Profesör ve Hulahop” adlı oyunda oynadı. William Shakespeare’in “Venedik Taciri” adlı oyununu çevirdi, yönetti ve oyunda rol aldı. 2008-2009 sezonunda Bertolt Brecht'in oyun ve yazılarından uyarladığı “Rahat Yaşamaya Övgü! (Brecht Kabare)” adlı oyunu yönetti. 2009-2010 sezonunda kendi yazıp yönettiği "Quintet-Bir Dönüşün Beşlemesi" adlı oyunda oynadı. Anton Çehov’un “Vanya Dayı” adlı oyununu çevirdi, yönetti ve oyunda rol aldı. Kendi yazıp yönettiği "Kazaen (Beyoğlu'nda Çarpışmalar)" adlı oyunda oynadı.IKSV ortak yapımı olan "Ah Smyrna'm, Güzel İzmir'im" adlı oyunu yazdı, yönetti ve oyunda rol aldı.
“Pera Güzel Sanatlar Tiyatro Okulu”nun bölüm başkanlığını yapmakta. “Pera Tiyatro Lisesi”nin programını oluşturdu ve Türkiye’de ilk kez bir tiyatro lisesinin açılmasını sağladı. Her iki bölümde de eğitmenlik yapmakta.
Halen İstanbul Devlet Tiyatrosu, Pera Güzel Sanatlar Kurumu ve Tiyatro Pera’da çalışmakta. Oyunculuk, yönetmenlik ve yazarlık dallarında ödülleri vardır. “Toplu Oyunları 1 (Seyir Defteri (Julia), Dobrinja’da Düğün)” adlı kitabı 2006 yılında yayınlanmıştır. 2010 sonbaharında “Toplu Oyunları 2 (Şerefe Hatıralar (İstanbul 1955), Profesör ve Hulahop, Quintet-Bir Dönüşün Beşlemesi)” ve “Çocuk Oyunları 1 (Sihirli Kitap, Şimdi Söyle!)” adlı eserleri basıldı.


Nesrin Kazankaya, Yönetmen, tiyatro oyuncusu, çevirmen, oyun yazarı, tiyatro eğitmeni.
15 yıl Ankara Devlet Tiyatrosu'nda, bir yıl Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oynayan sanatçı, Ankara Devlet Konservatuvarı mezunudur. 1998'den 2000'e kadar, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun müdürlüğünü yürüttü.
2000 yılında Tiyatro Pera'yı kurdu. İstanbul Devlet Tiyatrosu, Pera Güzel Sanatlar Kurumu ve Tiyatro Pera’da çalışmayı sürdüren Kazankaya'nın, oyunculuk, yönetmenlik ve yazarlık dallarında ödülleri bulunuyor.
Sanatçı, Toplu Oyunları 1: Seyir Defteri (Julia) Dobrinja'da Düğün (Bir Günün Trilogyası) adlı bir de kitap (2006) yazmıştır.

Yönettiği tiyatro oyunları

  • Ah Simirnam Güzel İzmir'im : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2012
  • Kazaen : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2011
  • Vanya Dayı : Anton Çehov - Tiyatro Pera - 2010
  • Annemin Cesareti : George Tabori - İstanbul Devlet Tiyatrosu
  • Quintet - Bir Dönüşün Beşlemesi  : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2009
  • Rahat Yaşamaya Övgü (Brecht Kabare)  : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2008
  • Venedik Taciri : Wiliam Shakespeare - Tiyatro Pera - 2007
  • Profesör ve Hulahop : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2007
  • Şerefe Hatıralar (İstanbul 1955) : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2006
  • Yanlışlıklar Komedisi : Wiliam Shakespeare - Tiyatro Pera - 2005
  • Dobrinja'da Düğün (Bir Günün Trilogyası) : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2004
  • Seyir Defteri (Julia) : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2003
  • Bir Çöküşün Güldürüsü (Tavşan Tavşan) : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera
  • Ölüm ve Kız : Ariel Dorfman - Tiyatro Pera
  • Kısas'a Kısas : Wiliam Shakespeare - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1998
  • Tartuffe  : Moliere - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu - 1997
  • Küçük Burjuvalar : Maksim Gorki - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1992
  • Tam Rolünün Adamı : Leonıe Ossowskı - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1985

Rol aldığı tiyatro oyunları

  • Vanya Dayı : Anton Çehov - Tiyatro Pera - 2010
  • Quintet - Bir Dönüşün Beşlemesi  : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2009
  • Rahat Yaşamaya Övgü (Brecht Kabare)  : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2008
  • Venedik Taciri : Wiliam Shakespeare - Tiyatro Pera - 2007
  • Profesör ve Hulahop : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2007
  • Dobrinja'da Düğün (Bir Günün Trilogyası) : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2004
  • Seyir Defteri (Julia) : Nesrin Kazankaya - Tiyatro Pera - 2003
  • Ayrılık Müziği : Marguerite Duras - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1998
  • Galilei'nin Yaşamı : Bertolt Brecht - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1990
  • Cumhuriyet Kızı : Memet Baydur - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1989
  • Dağın Devleri : Luigi Pirandello - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1988
  • Afife Jale : Nezihe Araz - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1987
  • Komedi Sanatı : Eduardo de Filippo - İstanbul Devlet Tiyatrosu - 1984
  • Çil Horoz : Oktay Rıfat - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1984
  • Karacaoğlan : Dinçer Sümer - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1983
  • Rumuz Goncagül : Oktay Arayıcı - Ankara Sanat Tiyatrosu - 1981
  • Arturo Ui'nin Önlenebilir Yükselişi : Bertolt Brecht - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1979

Yazdığı tiyatro oyunları

  • Ah Simirna'm Güzel İzmir'im - 2012
  • Kazaen - 2011
  • Quintet - Bir Dönüşün Beşlemesi - 2009
  • Profesör ve Hulahop - 2007
  • Şerefe Hatıralar - 2006
  • Dobrinja'da Düğün - 2004
  • Seyir Defteri - 2003

Filmografisi

  • Türkan (dizi) - 2010 - Leyla Saylan
  • İntikam (dizi) - 2013 - Nurdan Gümüşçü

Ödülleri

  • 13. Afife Tiyatro Ödülleri : Yılın En Başarılı YönetmeniRahat Yaşamaya Övgü (Brecht Kabare)(2009)
  • 9. Afife Tiyatro Ödülleri : Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü - (Dobrinja'da Düğün - Tiyatro Pera) (2005)

MARI themes

Blogger tarafından desteklenmektedir.